Son Dakika

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi

İnsanoğlunun gelişimi aşamalı ve basamaklı bir yol izler. Anne rahmine düştüğü andan itibaren günler, sonra haftalar ile takip edilen gelişimi doğduktan sonra aylar ve yıllarla basamaklandırılır. Her basamağın da kendi biyolojik ve psikolojik yeterliliğine göre belirlenmiş bir takım görevleri vardır. Normal gelişim seyrinde de bu görevlerin yerine getirilebiliyor olmasına bakılır. Emme davranışı, katı gıdaya geçiş, memeden kesilme, emekleme, yürüme, tuvalet eğitimi, ayrı odada uyuma gibi davranış görevleri ile bu liste uzayıp gidiyor. Bu davranış listesine bakıldığında her görev için çocuğun belli bir yaşa gelmesi beklenir.

Bunun sebebi de çocuğun beyin, kas ve sinir sistemi gelişiminin belirli bir olgunluğa erişebilme kapasitesinin büyümeye bağlı olmasıdır. Bu davranış görevleri zıplama aşamaları gibidir ve aynı zamanda “gelişim sürecinin kritik aşamaları” olarak da adlandırılır. Bu kritik aşamalardan biri olan tuvalet eğitimi bir çok aile için kabusa ve travmalara dönüşebiliyorken bazı aileler için sorunsuz atlatılan sıradan bir dönemdir. Çocuklara tuvalet eğitiminin verilmesi genellikle 2 yaş döneminin özelliği olarak kabul edilmektedir. Çünkü beyin hücrelerinin gelişimi ve idrar torbası kaslarının kontrol edilebilme kapasitesi 2 yaş gibi gelişebilmektedir. Ancak gelişim dönemleri her zaman kesin sınırlarla tanımlanmaz. Kişiler arasındaki bireysel farklılıklara bağlı olarak 2 yaş sınırı biraz geriye ya da ileriye gidebilir. Bu sebeple de ortalama yaş aralığı olarak 2 ile 3 yaş verilebilmektedir. 3 yaştan sonrası için de bir fizik muayene ya da psikolojik değerlendirme gerekebilir. Çünkü eğer kaygılı ebeveynler tarafından tuvalet eğitimi süreci yanlış yönetilmişse ve krize çevrilmişse travmatize olarak çocukta olumsuz semptomlar gelişebilmektedir. 2 yaş öncesine baktığımızda da bazı çocukların 18 aylıkken de bezden kolaylıkla vazgeçebildiğini görebilmekle beraber, hazır değilken zorlanması yine birtakım olumsuzluklar yaratacaktır. Bu noktada çocuğun hazır bulunuşluğu oldukça önemlidir.

Ebeveynin kendi isteğine göre değil çocuğun uygunluğuna göre karar verilmelidir. Karar aşamasından sonra çocuğun sürece hazırlanması gerekir. Doğru kelimeler kullanarak bir süre öncesinden bunun haberi verilmelidir çocuğa. Çiş, kaka, tuvalet, bez bırakma gibi kelimeleri aşırı dikkat çekerek değil normal bir olay gibi kullanmaya başlanmalıdır . Başlangıçta gece ve gündüz olarak alışma süreci farklılık gösterebilir. Çocuk idrar kontrolünü sağlamada gündüz kolay alışırken uykuda farkına bile varmayabilir. Bunun için kademeli bir geçiş söz konusu olacaktır. Gündüz uyanık olmanın bilinci gece kendini göstermeyebilir . Ve gece bu ıslaklık onu rahatsız etmeyebilir. Ancak gündüz eğitiminden sonra kuru kalmanın ne olduğunu bilen çocuk gece de altını ıslatmamayı tercih etmeyi öğrenecektir. Ayrıca tuvalet eğitimine başlandığında gündüzleri bezi çıkarıp gece bezin tekrar takılması çocuk için bir ikilem yaratacaktır. Bunun yerine uyumadan  önceki sıvı alımının kontrol edilmesi gece için kolaylık sağlayabilir.

Bu süreç için lazımlık kullanımı uygun olabilir. Ancak bazı çocuklar lazımlığa da gerek duymadan tuvaleti direkt kullanabilmektedir. Eğer lazımlıkla geçiş olacaksa çocuğun lazımlığa her an ulaşabilmesi, onu tanıması, nasıl kullanılacağına dair bir fikrinin olması gerekir. Bütün bunların sonunca bazen bezi bırakma süreci çocuğun kakasını bırakmak istememesi, tuvalet deliği fikrinin korkutucu olması ya da kakasının nereye gideceğinden emin olmamasından dolayı korkması, ebeveynlerinin kaygısını fark eden çocuğun ebeveynlerini kontrol altına alma yöntemi olarak bez kullanmaya devam etmesi, özellikle kakasını psikolojik olarak çok kıymetli görmesinden dolayı onunla vedalaşmak istememesi gibi bir sürü sebebe bağlı olarak uzayabiliyor. Uygun yaşta ise ve bırakmama konusunda ısrarlı ise geri dönüş yapmak yerine bir uzmandan destek alınmalıdır.

Bu süreci kolay atlatmak adına ödül yöntemininde denendiğini duyuyoruz , ama bu süreç büyümenin bir parçası olan bu eğitimi anormal bir durummuş gibi yansıtacaktır. Ebeveynler bu durumlarda ödülün pekiştirici olduğunu düşünebilmektedir, ancak iki dezavantajlı sonuca yol açtığını bilmeleri gerekir. Birincisi çocuğa koşullu davranışı öğretmiş olmak, yani “kakanı tuvalete yaparsan ödül var” gibi cümleler ödül kesildiğinde tekrar dönebilir, ya da artık çocuk ödül olmadan başka davranışlar geliştirmek istemeyebilir. Buna dışsal motivasyon kaynakları diyebilir. Biz her koşulda çocuğun ve aslında tüm bireylerin içsel motivasyon kaynaklarının güçlendirilmesinin daha önemli olduğunu biliyoruz. Büyüme çok güzeldir ve büyümenin bir parçası olarak bunu yapabildiği görmesi çocuk için inanılmaz bir motivasyon kaynağı olacaktır zaten.

İkinci dezavantaj da şudur: çocukta yetersizlik algısının oluşması. Tuvalet eğitimi sürecinin törenselleştirilmesi ve ödüllendirilmesi “çocuğum dünyadaki tüm çocukların yapabildiği bir şeyi sen de yaptın ama sen aslında o kadar  yetersizsin ki biz bunu aşırı kutluyoruz ya da seni ödüllendiriyoruz” alt metnine sebep olabilir. bu yüzden tuvaleti kullanmayı öğrenen çocuğa “kendini hazır hissettiğinde bunu yapabileceğinden ben zaten çok emindim ve sana güveniyordum” demek çok daha gerçekçi ve yeterlilik algısı yaratan bir geri dönüt olacaktır. Ebeveynlerin bu süreçte kendilerini kontrol ederek ilerlemesi en yardımcı olaylardan biri olacaktir.

Ebeveynlerin kendi kişisel kaygılarının yoğun olması, doğru olmayan bilgi kaynaklarını takip etmeleri ya da başka çocuklarla kıyaslamaları, çocuğu hazır olmadan sık boğaz eder gibi öğretme çabaları, korkutarak, tehdit ederek ya da aşağılayarak bunu denemeleri, cezalandırma yöntemlerine başvurmaları kesinlikle yapmaktan kaçınmaları gereken hatalardır. Bunlar peşi sıra bir dizi hatayı da beraberinde getirecektir. Normal gelişim davranışı soruna dönüşecek ve maalesef sadece tuvalet eğitimi sorunu olarak kalmayacaktır. Çocuğun kişilik ve cinsel gelişiminin temelinde tuvalet eğitimi bulunmaktadır. Hassas bir dönemdir ve sağlıklı atlatılması gerekmektedir. Süreci daha kolaylaştırmak adına çizgi filmler ve hikaye kitapları da hazırlık sürecinse kullanılabilir. Tuvalet eğitimini çocuk bir mücadele alanı gibi değil, büyümenin bir aşaması olarak algılamalıdır.

Bu yöntemlerin dışında şüphesi olan kafa karışıklığı olan, çocuğunun hazır bulunuşluğuna karar veremeyen ebeveynlerin yöntem denemeden önce bir psikologdan danışmanlık almaları en doğru yol olacaktır. İnternet kaynakları her zaman temiz ve doğru bilgi içermemektedir her çocuğun hazır bulunuşluğu farklılık gösterebilir. Sakin kalmak ve büyümenin doğal ve keyifli doğasının tadını çıkararak ve çocukların büyümelerini hızlandırmaya çalışmadan çocuğun yaşamına dahil olabilmek onun bu süreçleri atlatırken büyümesine eşlik etmek en önemlisidir.

 

Klinik Psikolog Hülya Üstekidağ Ayna

Mail:  Pavonesterapi@gmail.com

İnstagram :  Klinikpsikolog_hulya_ustekidag

Bir yanıt yazın